
bu gün tam olarak şunlar oldu sevgili izleyenlerim.
sabah oldu ve uyandım. sanki bütün gece bi sumo güreşçisiyle güreşmiş gibiydim, her tarafım ağrıyordu, yorgundum.
sabah uyanmalarım pek kötü oluyor benim, sırtım, ağzım vs... bi de yatak odası pek soğuk. kalkınca tir tir titriyosun. ev bi tuhaf. odalar tren gibi arka arkaya dizilmiş. salon bi uç, yatak odası bi uç. kuzey ve güney tarafları. bi tarafta yaz varken diğer tarafta kış hüküm sürüyor.
kahvaltı yaptım sonra.
kepekli ekmekte tost, iki yumurta, bir bardak çay.
tıraş, ütü faslı ve yola çıkış. okul eve yirmi dakka uzaklıkta. mp3 çalar'da marilyn manson...
son anda derse yetişiş.
evet...
kafa bozuk olunca dersler pek eğlenceli geçmiyor haliyle.
öğretmenler günü nedeniyle okulda öğle yemeği: tabldotta mercimek çorbası, soğumuş döner ve pilav ve bir de tatlı. derken karşımda oturan din öğretmeni 'amin,' deyip ayağa kalkıyor ve dua 'ediyor.'
hımmm.

eve dönüş. bilgisayar başında bir şeyler yapmaya çalışmak.
ama o bir makina. nereye kadar seni oyalayabilir?
evet...
biraz önce 'te doy mis ojos' diye bi film izledim. pek etkileyici bir film. ben de pek etkilendim zaten. filmde erkeklerin öküz doğasına dair bir takım saptamalar var. bunun bir 'doğa' durumu olduğunu veya olmadığını bilmiyorum lakin tanıdığım erkeklerin büyük bir bölümünde böyle bir yön olduğunu söyleyebilirim. bende de mebzul miktarda böyle bir yön vardır ve bunu farkedeli epey bir zaman olmuştur ki ona da başka bir zaman değinirim artık.
herneyse.
derken açık radyo'yu açtım. bi de rakı doldurdum kendime, yanında elma ve peynir... bakalım...
sonra 'bıçak sırtı' başladı televizyonda. onu izledim.
evet...