o bunu söyleyince yıllar önce yaşadığım bir olay geldi hemen gözlerimin önüne.
on onbeş yıl önce falandı. evden çıkmış, sinemaya doğru gidiyordum. yanıma yolda sıkılırsam okurum diye bi milliyet sanat dergisi almıştım. otobüse doğru yürürken sayfalarını karıştırıyordum derginin.
derken bir kamyon çarptı.
ben, gözlüğüm ve dergim yola saçıldık. kamyon durdu. insanlar beni yerden kaldırdı. gözlüğüm, dedim. milliyet sanat, dedim.
kamyoncu, allaam, ben naptım falan diye ünlüyordu, yardımıma koşan insanlar telaşla kamyona bindirdiler beni. şoför gaza bastı, abi hastane hemen şurada, dedi, ne hastanesi yav, dedim. dur şurda bana bi kola alalım dedim.
ulan neden kola? ne kolası lan?
sonra evi tarif ettim. abi dedi hastaneye gidelim dedi şoför, nolur nolmaz, dedi.
yok dedim eve götür beni dedim.
zira hastaneye gidecek gibi hissetmiyordum kendimi. sanırım kamyon sadece burnuma çarpmıştı. zira bir tek burnum sızlıyordu ve başka bi şeyim sızlamıyordu, tamam mı?
bir hafta şaşı şaşı baktım dünyaya, gözlerimin önünde parıltılar falan uçuşuyordu.
evet...
nerden nereye bak...