içeriye daldım.
içerde, muslukların başında üç öğrenci vardı ve beni görünce anlamlı anlamlı sırıttılar.
merhaba hocam dediler.
merhaba dedim. neler oluyor burada? dedim.
gitti onlar.
derken bölmelerden birinin kapısı açıldı ve içeriden gözlüklü bir öğrenci çıktı.
gel yavrucuum dedim.
geldi.
pöh yap bakiim, dedim.
çenesini sağa doğru kaldırıp pöh yaptı.
çocuum bana doğru pöh yap lütfen, dedim ve bana doğru hafif bir pöf yaptı. kokuyu aldım. sigara mı içtin sen? dedim. üç parmaamı birleştirip kalbini üstüne hafif dokundum.
yo hocam, walla içmedim, dedi.
iyi de çocuum o zaman kalbin neden böyle atıyor? dedim.
hocam çok özür dilerim, dedi.
ama böyle olmaz, burada sigara içmememen gerekiyordu, dedim, gel bakalım benimle, dedim, kolundan tuttum ve birlikte dışarı çıktık.
hocam lütfen, dedi.
delikanlının bir panik atağa doğru yöneldiğini gördüm.
bu kadarı yeterdi.
bak, bi daha olmasın, dedim.
hayatta olmaz hocam, dedi.
iyi git o zaman, dedim. koşarak gitti.
bu olay vesilesiyle:
-iktidar duygusunun baştan çıkaran bir çekimi ve;
-affetmenin iktidar oyununun ikiyüzlü bir çeşidi olduğunu tecrübe ettim.
evet...