gece nefes alamama şeyiyle uyandım. sonra uyudum ve bi kaç kere daha aynı nedenle uyandım.
derken sabah oldu.
nefes darlığı halen devam ediyordu. ağzımda pas tadı vardı.
hemen evi yeniden organize etme işime geri döndüm. yalnız adam yatağı şuradan aşıp şuraya taşıyordu, kanepeyi buradan alıp buraya taşıyordu.
fakat çok çabuk yoruluyordum.
neden sonra ağzımdaki şeyi farkettim: eskiden dil olan bu şey, şimdi başka bi şeye dönüşmüştü. benbeyazdı ve kanarlarında diş izi vardı.
bu arada öksürmüyordum fakat boğazımda her an öksürmeme neden olacak bir nokta varmış gibi duruyordu.
klima var evde. belki de üşütmüşümdür ama sanırım ateşim de var. ama hafif.
internete baktım sindirim bozukluğu olabilir diyorlar. dişimde bir yıldır kırık var; bu sindirim bozukluğunun bu dişten kaynaklanan bir bilmemnesi olabilir mi?
denilecek ki git bi doktora derdine derman bul.
bir doktorun bi gün, "sizde uzun ve zorlu bir tedavi süreci gerektiren bir kanser tespit ettik," demesinden öyle çok korkuyorum ki bıçak kemiğe dayanmadan kendilerine gidemiyorum.
(kanserden korkmuyorum. beni korkutan yaşamak için mücadele etmek zorunda kalmak.)
nice zaman oldu da canım okuyucum, bi şey yazamamıştım; şimdi nihayet yazıyorum ve fakat ne hakkında yazıyorum.
yaşlılığa delalet eden bu şey aynı zamanda benim için bir kıyamet alametidir de.