Pazartesi, Haziran 07, 2010

sabah olup da uyandıktan sonra

yorgun uyana bir insan olan erhan b. neden sonra uyandı ve kalktı ve hemen yüzünü yıkadı ve o esnada gömlek ütüleme şeyine girmesi gerektiğini düşündü ve bunun üzerine gömleğini ütüleyen bu insan çorbanın altını yaktı ve o vakit, ulan bir de tıraş olmalıymışım lan, diye düşündü ve çorbayı ekmek parçalarıyla zenginleştirdi, annesine dedi ki, al anne bu çorbayı iç, dedi ve anne, olmaz, hayatta içmem, dedi ama erhan pes edecek gibi dildi, annecim lütfen bak buraya bırakıyorum, sehpaya bıraktı çorbayı, ben şimdi tıraş olucam, ben gelene kadar lütfen bitir, erhan, dedi annesi, zorla mı olum, içemem, erhan gömleğini çıkarttı, banyoya gitti, banyo pırıl pırıl, dün gece sıkı bir operasyondan geçirmişti banyoyu ve banyo işte o yüzden pırıl pırıldı ve tıraş köpüğünü yüzüne şey ederken, istiklâl marşına geç kalıcam bak bu gün de diye düşündü, müdür beni bu sefer dövecek, diye düşündü ve aman kanatmayayım şimdi bi tarafımı, son derece süretle zira ediyordu kendini tıraş ve özellikle çenesini şurasında her tıraşta kanayan bir bölge vardı ve bu sefer sakın orayı kanatmasındı ve tıraş bitti ve erhan b. orayı diiil ama şurayı kanatmıştı ama gömlekte bir kan lekesi şey etmesi bakımından tehlikesiz bir bölgeyi kesmişti, önemli dildi o yüzden fakat anne çorbayı içmemişti hâlâ, bunun üzerine erhan b. annesinin yanına oturdu, hadi annecim hatırım için, bak okula geç kalıyorum, Erhan aç dilim sen laftan anlamaz mısın, hadi annecim, ilaç vericem sana bi şeyler yemelisin lütfen ve böylece, ‘bu son hadi annecim’lerle çorbayı annesine içiren erhan b., ilacını da içirdikten sonra bi an durdu ve unuttuğu bi şey var mı diye düşündü ve düşündükten sonra böyle bir şeyin olmadıına kanaat getirdi ve annesiyle her evden çıkışta söz konusu olan soru cevap şeyini de yapıp, kendini dışarı attı; saat daha şimdiden sekiz olmuştu ve istiklâl marşı’na yetişmesine imkân yoktu ve beş on dakika da dolmuş bekledi ve dolmuş geldi ve gerçekten de öğrenciler sıra sıra sınıflarına girdikleri esnada ancak okula yetişebildi ve erhan b. hemen kantinden bir bardak üçü bir arada kahve ve bir adet simit aldı ve ders zili çalmadan hemen bu şeyleri midesine indirdi ve zil çaldı ve ilk dersine girdi bu ve sınıfta dört kız bir erkek öğrenci vardı; okulun son günleri, bu aralar böyle okul, okul birincisi olan arkadaşlarına osmanlıca-türkçe sözlük almış öğrenciler, çok tatlılar ve o esnada erhan b. de, ne kazmayım keşke ben de bi şey alsaydım, diye düşündü ve zil çaldı ve iki saati boştu ve bunun üzerine jacques attali’nin karl marx-evrensel zihin’ini açtı ve okumaya başladı, marx’ı seviyordu erhan b. ve mesela şimdi biri ona, kahramanınız kim? diye sorsa hiç tereddüt etmeden, marx, diye cevap verirdi işte derken ders mers bitti ve hemen koşa koşa dolmuşa binen erhan b. marx’a yolda da devam etti ve eve geldi heyecanla, annesini kaygıyla bırakmıştı o sabah evde ve hemen salona doğru kafasını uzattı annesi o esnada bozuk paralarını sayıyordu ve bu onu rahatlattı ve sevindirdi ve hemen bir öğle kahvaltısı hazırladı, zira anne ancak kahvaltılık şeyleri iştahla yiyebiliyordu ve diğer şeyleri iştahla yiyemiyordu ve o şeyler ocakta kaynarken erhan b. annesinin yanına gitti ve onu uzun uzun öptü ve sonra üstünü falan değiştirdi ve kahvaltıya oturdular sonra ve kahvaltı bitti ve anne, öğle ilaçlarını aldıktan sonra da hemen kanepesine uzandı ve erhan b. leptapının başına gitti ve orada bikaç şeye baktı ve sonra hemen kalktı, annecim, dedi, ben çıkıyorum, anneciği dedi ki, ne zaman geldin, nereye gidiyosun, annecim dedi erhan b. doktora gidicem, sana ilaç alıcam, anne gelirken karpuz getiricen mi dedi, erhan b. de getiricem diye yalan söyledi ve ipodunu kulağın ataktı ve korpiklaani dinleye dinleye polikliniğe gitti ilaç raporlarını yazdırdı ve sonra oradan eksik bi işlem için bi hastaneye gitti, orada da işlerini hâlletti, (bu gün her şey tıkır tıkır halloluyordu lan,) şimdi diye düşündü erhan b. gideyim nargile içeyim, bunun üzerine küçük park denilen yere gitti ve elmalı nargile ısmarladı ve elmalı nargile içti derken bir öğrencisi gördü onu geldi masasına oturdu, biraz konuştular ve gitti o ve neden sonra erhan b. de kalktı, ipodunu taktı, sonuna kadar açtı tabii müziği ve son derece bir gürültüyle, bütün bir konser kalabalığını da beraberinde sürükleye sürükleye eve doğru yürümeye başladı ama eve gitmeden önce kıymalı yumurtalı pide yaptırdı, hadi bakalım müşige buna hayır diyebilecek misin bakalım, diye sırıtarak ve eve gittiğinde müşige hâlâ paralarını sayıyordu ve gerçekten son zamanlarda çok iştahsız bir müşige olan müşige pideleri görünce neşeyle hemen mideye indirdi onları ve sonra odama geçtim ve bunları yazdım. bitti.