şimdi, bu ne? bunları bi küçük resim defterine çizmişim. mesela burada ne var? yazmamışım da bi şey. ama ilk karede bi sınıf ortamı var. çorum cumhuriyet lisesi tabii. fakat o kişi neden öğretmen masasında oturuyor? ben neden çatık kaşlarla o kişiye bakıyorum? (bir yazılı anı olabilir mi?) ama üçüncü kareye bakılacak olursa zaten kafamın çok bozuk olduğu bir gün ümiş bu gün. o karede okul müdürüyle tartışıyoruz. izin istiyorum ondan. izin alacak ve ankara'ya kaçacağım. ama müdür, niye, diye soruyor. bi durum var, diyorum, ne durumu, diyor müdür, memur adam madem izin istiyor, devletten bi şey saklayamaz, diyor. ben de aman ya, diyorum, bi izin için sana yalvaracak diilim diyorum ve tam odadan çıkacakken, birden masanın üzerinden atlayıp odasının kapısını üzerime kilitliyor bu müdür. itişmeye başlıyoruz. aç kapıyı, diye bağırıyorum. açmam, bana böyle davranamaz bu okulda kimse, diye karşılık veriyor o da. aç, diyorum, bak şu okulun önüne bin kişiyi toplamak bi telefonuma bakar, aç, diye sallıyorum. (ama korkutuyor bu onu, yutuyor hemen blöfü.) bu o güne ait bi sayfa. milan'la kavgalıyız. kafam o yüzden bozuk.
ilk karedeki adam cengiz. o aralar sürekli bana geliyor. sendikayla kavgalı. okuluyla da kavgalı. göğsünde fokur fokur fokurdayan bir volkanla yaşıyor. her gün geliyor, o kanepeye uzanıyor ve onu dinleyip dinlemediğimi umursamadan lanet okumaya başlıyor. ikinci karede neden ağlamaklısın erhancım? üçüncü karede çorum'un stadyumunda koşuyorum. zayıflamak maksadıyla. bitmeyen bir çaba. (her yıl hırsla koşmaya başlar ve kısa bir süre sonra tekrar nutella'lara dönerim.) son karedekiler sanırım kıymet ve turgut. misafirliğe gelmişler ama milan yok. yine küs olmalıyız. nerede bilmiyorum da. nasıl açıklamışımdır arkadaşlarımıza durumu, onu da hatırlamıyorum tabii.
o apartmanın adı neydi yaw? milan'la birlikte yaşamaya başladığımız ilk ev hani. odamda bilgisayarımın başındayım. çok soğuktu o oda. üçüncü karede sendikadayım. bir toplantı var. yine pek heyecanlıyız. yine birbirimizden alıp vermediğimiz bi sürü önemli şey var. toplantı bitiyor ve bahçeli'den bi şeyler alıyorum. ama hep yalnızım. milan yok.
sendikada yine. ama yönetim odası burası. geyik yapıyoruz. aklımda milan var hep. dipsiz bir kuyu gibi. artık daha fazla dayanabilecek gibi diilim onla küs kalmaya.
spor yapmaya karar veriyoruz. mevsimlerden yaz. cengiz sabahın beşinde gelip, koşmuyor muyuz diyor yine.