genellikle en öne. şöförün yanındaki koltuğa. oraya -çünkü orada tek başıma olabiliyorum. tek başıma olmak süper bir olay. tek başına olmak çok güzel bir şey. yapayalnız olmak her yerde, her demde diloy diloy. sonra o tapuyu okurum her sabah. zira bir yerde okunabilecek bir şey var ise ve o şey görüş alanımda ise benim, okumadan edemem; sokakta reklam tabelaları, yerde gazete pürçükleri, farketmez, durur, kafamı yazı yönüne doğru çevirir ve okurum. işte o tapu da dolmuşta oturduğum o koltuğun hemen önünde, cama yapıştırılmıştır. her sabah, veya okuldan dönerken her akşam kötü bir şarkının kötü bir nakaratı gibi gözüme takılır.
son zamanlarda hep ucu ucuna yetişiyorum okula, zira evden bir türlü zamanında çıkamıyorum.