
Kalkıp yüzümü yıkadım, kadife pantolonumu ve diğer kışlıklarımı giydim, atkımı boynuma doladım.
Sevdiceğime elimi uzattım ve o da elimi tuttu ve düşe kalka okuluna doğru yürümeye koyulduk.
Takriben yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından okuluna ulaştık. Kendisine iyi dersler diledim, teşekkür etti, mutfağı toparlamayı ihmal etme ha, dedi, etmem ,dedim.

Bu gün benim boş günüm. Mp3’ümü kuşandım. Carmen şeklinde isimlendirilen pastaneye gidip bir peynirli poğaça, bir de simit sipariş ettim; pek lezzetliydiler, gazetelerin hepsini topladım ve onları ilanlarına varana kadar okudum.
Ortalığı toparladıktan hemen sonra nette rutin seyahatlerime başladım. Sonra bi kave yaptım, kanepeye uzandım ve umut ilkesi’ni okumaya devam ettim. Pek keyifli bir okuma idi.
Derken böyle böyle, kah okuyarak, kah tv izleyerek, kah bilgisayarın başında bir şeyler yaparak öğle sonrasını buldum..
Derken akşam oldu. Bu aralar sendikamız seçim sürecine doğru gidiyor. Bu vesileyle misafirlerimiz geldi ve bir takım konular değerlendirildi.
İşte bu gün bunlar oldu. Bu da benim; o vakitler pek küçük bir insan imişim...
Tamam mı?
Tamam...
Tamam...