dün ankara'da idim ve sonra otobüse bindim, böylece buraya gelmek üzere yola çıktım ve neden sonra otobüs yolda bi müşteri aldı ve bu müşteri beni 10 ytl'ye götür diye koltuğa oturduğu andan itibaren muavinle ısrarcı bir muhabbete girişti. o esnada ben son derece dikkat gerektiren bi yazı okuyodum ama bu 5 ytl'sini kurtarmaya çalışan şahsın yakarışları nedeniyle bir türlü yazıya odaklanamıyordum zira şahsa kafam takılmıştı. böylece hışımla ikiliye doğru döndüm, hışmım karşısında muhabbetlerini hemen kestiler ve söyleyeceklerime dikkat kesildiler; muavine "hocam," dedim, "bu arkadaşa eğer 5 ytl'sini iade edersen ben de iade isterim ona göre," dedim, "benim ne eksiğim var?" dedim, bunun üzerine şahıs, "yok aabiciim," dedi, "eksik ne kelime, fazlan var,"dedi ve o vakit yerin dibine girdim ve bir süre orada kaldım.
bir öğrenci sırasına kocaman bir kalp çizmiş ve kalbin ortasına 'erhan ile hasan' diye yazmış. "yalakasın sen," dedim; sırıttı, 'işe yarayacak mı ama?', diye sordu, 'daha yaratıcı bir şeyler bulursan, neden olmasın," dedim.
şimdi her derste bana naneli şeker ikram ediyor, bu gün, "süprizlerim devam edecek hocam," dedi.
göreceğiz bakalım.
bu günlerde biraz şey bir durumdayım ve hızla eski erhanbey olmaya başlamış bulunuyorum. eski erhanbey bir nedir? şudur: bütün dünyaya karşı kıçını dönersin. sonra oturursun masanın başına çizgi roman yaparsın. başka da bir şey yapmazsın.
yarın bi kaç western filmi alıp arka arkaya izliyeceim.
evet...